Kilise'nin Doğuşu
Hristiyan Kilisesi'nin şimdi ve yüzyıllar boyunca varlığı kendi başına olağanüstüdür.
Kilise konusuna girmeden önce, bir yanlış anlaşılmayı ortadan kaldırmakla başlamak önemlidir.
Kilise bir bina değil, insanlardır.

Kilise'nin Doğuşu
Hristiyan kiliselerinin nereden geldiğini anlamak istiyorsanız, başlamak için en iyi yer Kutsal Kitap’ın Yeni Ahit'indeki Elçilerin İşleri kitabıdır. Elçilerin İşleri kitabının ilk bölümünden hemen önce, İsa (tüm Kutsal Kitap’ın merkezi figürü) yerel dini liderler ve Roma hükümdarı tarafından öldürülmüştü. Ayrıntılar hakkında daha fazlasını buradan okuyabilirsiniz. Ancak özetle, sebep İsa'nın Tanrı'nın Oğlu olduğunu iddia etmesiydi ve bu da dini liderleri çileden çıkarmıştı. Daha sonra; İsa öldürüldü. Yöneticilerin durumu kontrol altına aldıklarını düşünmelerine rağmen, aslında Tanrı'nın planını ve İsa'nın yeryüzüne gelme amacını yerine getiriyorlardı.
Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.
İsa, sevgi uğruna veya inandığı şey uğruna ölen ne ilk ne de son kişiydi. Fakat ölümden diriltilen ve bir daha asla ölmeyen tek kişi oydu!
Bu yüzden Kilise'nin nereden geldiğini merak ediyorsanız, cevabı şudur: Tanrı'nın Oğlu İsa, bir insan olarak doğdu (ama yine de tam anlamıyla Tanrı’ydı), yaşadı, öldürüldü, sonra ölümden dirildi ve göğe geri yükseldi.
Kilise'nin üzerine inşa edildiği temel budur
İsa göğe yükseldiğinde (Elçilerin İşleri'nde okuyabilirsiniz) takipçilerine Kutsal Ruh'u göndereceğine söz verdi, böylece onlar da O’nun yaptığını yapabilir ve yeryüzündeki görevini sürdürebilirlerdi. Pentikost dediğimiz gün, Kutsal Ruh, İsa'nın gerçek takipçilerini varlığıyla doldurmak için geldi ve resmi Kilise doğmuş oldu.
Dirilişe olan iman, Hristiyan inancının kemerinin mutlak köşe taşıdır ve kaldırıldığında, her şey kaçınılmaz olarak çöker.
İsa'nın Ölmesinin NEDENİ Budur
İsa, "enkarnasyon" olarak adlandırılan bir insan olarak doğan Tanrı'dır. İsa bunu, Tanrı ile insanlık arasında uzlaşma sağlamak için yaptı. Bu, İsa'nın yaşamı, ölümü ve dirilişi aracılığıyla gerçekleştirildi. Efesliler 5:25 bize "(İsa) Mesih kiliseyi sevdi ve kendini onun uğruna feda etti" der. Tanrı'nın planı, bizi kendisinden alan ayrılığı, İsa aracılığıyla iyileştirmekti. Ve İsa aracılığıyla "Kilise"yi oluşturmaktı.

İsa Her Şeyi Yapar
Kilise, Tanrı'nın fikridir ve her zaman öyle olmuştur. İsa, Kiliseyi kurmak uğruna gönderildi ve Kiliseyi inşa edebilecek tek kişi İsa'dır. Hıristiyanlar zaman zaman yanlış yapabilir, dünyadan ya da kendi "iyi fikirlerinden" etkilenebilir ve ya yoldan çıkabilirler.
Gandhi'nin meşhur sözü şöyledir: "Mesih'inizi seviyorum, Hristiyanlarınızı sevmiyorum. Hristiyanlarınız Mesih'inize hiç benzemiyor." Bu bazen üzücü bir şekilde doğrudur. Ama olmak zorunda değildir!
İsa'nın kendisi öğrencilerine kiliseyi inşa edecek olanın kendisi olacağını, yani kilisenin büyümesini ve Tanrı'nın istediği şekli almasını sağlayacağını söylemiştir. (Matta 16:18)
Eğer İsa gerçekten Kilise'yi inşa ediyorsa, kilise Kendisine benzeyecektir ve hatta ünlü Mahatma Gandhi bile hoşuna giderdi!
Her Zaman
Kilise tanımı şudur: Kilise, tüm zamanlar için tüm gerçek inananların topluluğudur.
HER ZAMAN kısmı çok önemlidir. Bu, sadece İsa'nın yaşadığı, öldüğü ve dirildiği zamandan sonra O’na inanan insanları kastetmediği anlamına gelir. Harika bir şekilde, Tanrı geçmişten beri, hatta İsa enkarne olmadan önce bile Tanrı'ya inanan tüm insanları içerir. Bunu İbraniler 12:1 gibi birçok Kutsal Kitap pasajlarından biliyoruz. Eski Ahit'teki her şey, yasa, tüm peygamberler, rahipler ve kurbanlar İsa'yı işaret ediyordu. Yani, Elçilerin İşleri'ne kadar "Kilise" adında resmi bir topluluk görmesek de, geçmişte iman eden insanlar da kilisenin bir parçası olarak kabul edilir.
Görünür ve Görünmez
Kilise hem gözümüzle görülür hem de görünmez. Pazar günü kilisenin toplandığı bir binaya yürüyebilsek de, gerçek şu ki, kimin gerçekten imanlı olduğunu yalnızca Tanrı bilir. Ne yazık ki kiliseye giden ve İsa ile gerçekten bir ilişkisi olmayan birçok insan var. Tersine, kilisenin toplandığı bir binaya asla gitmeyen, ama İsa ile bir ilişkisi olan insanlar da var. (Kutsal yazılar bize inançları için gerçekten harika ve gerekli bir şeyi kaçırdıklarını söylese de).
Yerel ve Küresel
Kilise dediğimizde, Tanrı'nın halkının Tanrı'ya ibadet etmek için bir araya gelmesini kastediyoruz. Bu, sizin sokağınızın aşağısında ve dünyanın her yerinde gerçekleşiyor!

Çeşitlidir
Çünkü, "Kilise" dediğimizde, İsa'yı Rab ve Kurtarıcı olarak adlandıran geçmiş, şimdiki ve gelecekteki tüm insanları kastediyoruz, bu, tüm azizler cemaatinin çeşitliliğinde kesinlikle eşsiz olduğu anlamına gelir. Çeşitlilik şu anda kültürümüzde önemli bir kelimedir, ancak onu kimin yarattığını biliyor musunuz? Tanrı yarattı! Kilise'den daha güzel, renkli ve çeşitli olabilecek başka bir insan grubu yoktur.

Bir Gelin mi?
Kutsal Kitap’ta kiliseyi tanımlamak için kullanılan birçok metafor vardır. Ancak kiliseye atıfta bulunurken gördüğümüz en yaygın metafor, "Mesih'in gelini"dir.
Kutsal Kitap’ın tamamı harika bir hikaye örgüsü yaratır, Yaratılış bir düğünle (Adem ve Havva) başlar ve yenileme ve bir düğünle sona erer! İsa'nın güzel gelini olan kiliseyle düğünü...
Kilise böyle doğdu, ancak kilisenin amacını anlamak önemlidir. Evet, birlikte Tanrı'ya ibadet etmek için bir araya gelmiş bir grup insandır. Ancak bundan da fazlası, cennetin bir habercisi, her kabileden, ulustan ve dilden, geçmiş ve şimdiki tüm tarihten insanlarla dolu bir düğün ziyafetidir.
Baştan sona tüm mesele, Tanrı'nın halkıyla OLMAK isteyen bir Tanrı olmasıdır.

Konutum aralarında olacak; onların Tanrısı olacağım, onlar da benim halkım olacak.